Kamu düzeninin sağlanması amacıyla idari kurumlar (Belediyeler, SGK, Emniyet, EPDK, Rekabet Kurumu vb.) tarafından uygulanan idari para cezaları, 2026 yılı yeniden değerleme oranlarının etkisiyle ticari işletmeler ve vatandaşlar üzerinde ciddi bir mali yük oluşturmaktadır. Bir idari para cezasının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla iptal edilmesi sürecinde en sık yapılan hata, “görevli mahkemenin yanlış belirlenmesi“dir. Davanın yanlış…
Kamu düzeninin sağlanması amacıyla idari kurumlar (Belediyeler, SGK, Emniyet, EPDK, Rekabet Kurumu vb.) tarafından uygulanan idari para cezaları, 2026 yılı yeniden değerleme oranlarının etkisiyle ticari işletmeler ve vatandaşlar üzerinde ciddi bir mali yük oluşturmaktadır.
Bir idari para cezasının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla iptal edilmesi sürecinde en sık yapılan hata, “görevli mahkemenin yanlış belirlenmesi“dir. Davanın yanlış mahkemede açılması, sürecin uzamasına ve hak düşürücü sürelerin kaçırılmasına neden olabilir. ABY Hukuk olarak, yargılamanın kaderini belirleyen bu kritik görev ayrımını ve 2026 yılı uygulamalarını inceledik.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca, kural olarak idari para cezalarına karşı başvuru yolu Sulh Ceza Hakimliğidir. Trafik cezaları, gürültü cezaları veya Kabahatler Kanunu’nun genel hükümleri kapsamında kesilen ve yanında başka bir idari yaptırım bulunmayan para cezaları bu kapsamdadır.
Av. Alperen Bekir YİĞİT, bu başvurularda en kritik hususun süre olduğunu vurgulamaktadır:
Her idari para cezası Sulh Ceza Hakimliğine gitmez. Eğer idari para cezası, başka bir idari işlemle birlikte verilmişse (örneğin; hem para cezası hem de iş yeri kapatma, faaliyetten men veya ruhsat iptali), bu durumda görevli merci İdare Mahkemesidir.
2026 yılındaki güncel Danıştay kararları ve Uyuşmazlık Mahkemesi içtihatları, “bağlantı kuralı” gereği bu tür karma işlemlerde davanın bir bütün olarak İdare Mahkemesinde görülmesi gerektiğine işaret etmektedir.
Örnek Senaryo: Bir işletmeye hem hijyen kurallarına aykırılıktan para cezası kesilmiş hem de işletme 3 gün süreyle mühürlenmişse; para cezası için Sulh Ceza’ya, kapatma için İdare Mahkemesi’ne gidilmez. Her iki işlem için de İptal Davası İdare Mahkemesinde açılmalıdır. Bu ayrımın doğru yapılması, usul ekonomisi ve davanın reddedilmemesi için elzemdir.
İdari para cezalarına itiraz edilirken veya iptal davası açılırken, ABY Hukuk tarafından dikkat çekilen temel hukuki gerekçeler şunlardır:
Vatandaşların veya şirket yetkililerinin başvuruyu yanlış merciye yapması (örneğin İdare Mahkemesi yerine Sulh Ceza’ya gitmesi veya tam tersi), “görevsizlik kararı” verilmesine neden olur. Dosya görevli mahkemeye gönderilse de bu süreçte kaybedilen zaman, cezanın tahsil aşamasına geçmesine ve banka hesaplarına e-haciz uygulanmasına sebebiyet verebilir.
Av. Alperen Bekir YİĞİT, özellikle karmaşık idari yaptırımlarda, davanın türünün (İtiraz mı, İptal Davası mı?) ve görevli mahkemenin tespitinin, sürecin en başında stratejik olarak belirlenmesi gerektiğini hatırlatmaktadır.
Sonuç ve Hukuki Değerlendirme
İdari para cezaları, yalnızca maddi bir kayıp değil, aynı zamanda ticari sicil ve puanlama sistemleri açısından da şirketler ve bireyler için olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. İdarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetimine açık olduğu hukuk devletinde, haksız cezaların iptali mümkündür; ancak bu süreç sıkı şekil şartlarına tabidir.
Av. Alperen Bekir YİĞİT ve ABY Hukuk, idare hukuku ile ceza hukukunun kesişim noktasındaki bu uyuşmazlıklarda, güncel mevzuat ve yüksek mahkeme kararları ışığında sürecin takibini önemsemektedir.
YASAL UYARI: Bu metin, Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği (Madde 9) ve Avukatlık Meslek Kuralları çerçevesinde, yalnızca hukuki bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. İş sağlama amacı gütmez, haksız rekabet niteliği taşımaz. Ticari sözleşmelerinizden doğan uyuşmazlıklarda somut olayın özelliklerine göre bir avukattan hukuki danışmanlık almanız tavsiye edilir.
Reklam & İşbirliği: [email protected]